22 Kasım 2017 Çarşamba

HAYAT AĞACI

Merhaba arkadaşlar daha önceki blog yazımda amacım güzel bir giriş yapmaktı  bir ağacın nelere vesile olabildiğini gösterebilmekti.Aslında biraz düşününce insanların bir ağaçtan farkı yoktur,şimdi ben böyle düşünüp yazınca bazılarınız şunu söyleyebilir kardeşim bırak bu işleri boş işlerle uğraşma diyebilir.Bunlar olayın esprisi aslına bakarsak her canlı doğar,büyür ve ölür,bu süreçte neler yaşadığı neler yaptığı önemlidir.İnsan kurduğu hayallerin çerçevesinde yaşar,her insanın hayalleri vardır küçük bir çocuğun hayali oyuncak iken genç bir bireyin hayali yeni bir bilgisayar,telefon veya buna benzer şeyler daha ileri yaş gurupları ise evlilik,ev,araba gibi hayaller kurmaktan kendilerini alıkoyamazlar.

Bazı insanlar vardır onların yaş sınırlaması yoktur,kendilerini tanıdıklarından itibaren doğru gitmeyen yaşam da doğruları oluşturabilmek için hayaller kurarlar.Bu saatten sonra yaşamlarını ona göre yaşamaya çalışır aldığı kararlar neticesinde bir düzen kurmak için başarının yollarını arar.Bunu neden anlattığımı soracak olursanız dönüp etrafınıza baktığınız zaman yaşadığınız coğrafya da böyle insanlar ile karşılaşıyoruz hatta bu kişiler siz de olabilirsiniz.Gelelim meselenin aslına her insan başarmak ister her insan bozuk düzeni değiştirmek ister nitekim çok az kişi bu yolda ilerler ve bazıları da bir yerden sonra bu bozuk düzenin içinde kendini kaybetmiş şekilde bulur, o kadar çok kaybetmiştir ki kayıp olduğunun farkında bile değildir.

Kelimeler bir biri ardına sıralandıkça insanın yazası geliyor,yazdıkça düşünüyorum meğer ne çok yazacak şey varmış gözümü kapatsam ellerim beynimin esiri zaten yazmaya devam eder ne de olsa 8 yıl ilköğretim 4 yıl lise 6 yıl üniversite okuduktan sonra klavye de yazmak daha kolay geliyor,6 yıl üniversite okudum söylemdeki 6 yıl tıp okuduğum manasına gelebilir tıp okuyacak kadar o yüksek şerefe nail olamadım 2 yıl başka bir bölüm okuyup bıraktıktan sonra 4  yıl genetik okumanın daha mantıklı olacağına karar verdim nede olsa geleceğin bölümü dediler ama bir türlü gelmedi.Bekliyoruz umutsuzca belki birgün gelir,geldiği zaman hala yaşıyor isem ne mutlu bana  belki o gemi bir gün gelir İsmail abinin dediği gibi belki o gemi herkes için gelir bir gün.

Nerede kalmıştık her insanın başarmak için hayallere sahip olduğunu ve çok az insanın bu yoldan kararlı şekilde gittiğini bazılarının kaybolduğunu belirtmiştim.
Kaybolmayanlar ise zaferin tadını başarıya ulaşınca çıkarır.Önemli olan da bundan sonraki kısım öyle ki bizler doğmadan bazı insanlar bu dediğim yollardan geçip başarının tadını çıkardıktan sonra kendi düzenlerini kurup hayatı buna göre şekillendirmişler mesela sen şu şekilde öleceksin,sen şu hayatı yaşayacaksın,sen şu kadar para kazanacaksın,sen açlıktan öleceksin şeklinde düzen kurdular.Başarıya ulaşan bozuk olan bu düzeni değişmek isteyen  insanlar ne yazık ki azınlık durumda ve kurulan bozuk düzenin ya bir parçası olmak için zorlanıyorlar yada çürüyorlar.Bunun en güzel örneğini kendi içimizden verebiliriz çocukluk döneminin en güzel zamanlarında yarış atı yapılır çocuklarımız,ders çalışmak istemediğinde kırbaçlanır gibi dövülür daha hızlı koşmaya zorlanır,ergenlik döneminin başlarında başlar lise hayatı gençlik yıllarına kucak açar beden fakat yarış atı olmaya devam eder çünkü önünde üniversite vardır kendi bedenini,ruhunu yeni yeni tanımaya başlayan bu insanlara birde aile ilgisiz olunca ergenlik bitti,bitecek derken lise yılları göz açıp kapanıncaya kadar geçip gidiyor.Üniversite yılları başlar ardından yeni coğrafya farklı kültürler yeni insanlar evden çok uzak bir şehir büyümeye başladığını anlamasa da bir birey olarak atması gereken burs veye kredi kabul imzasından sonra az da olsa büyüdüğünün farkına varır ta ki üniversite son sınıfın son aylarına kadar mezuniyet yaklaşır ve ne oldum demeden ne olacağım düşüncesi başlar tam o sırada diplamayı almıştır.

Herkes meraklı gözler ile bakmaya başlar bundan sonra ne olacak derken üniversite mezunu genç inşaat halindeki binadan düşerek öldü evet yanlış duymadınız çünkü mezun olduğu bölümde iş bulamadığı için inşaat işçisi olarak hayatı boyunca ilk kez inşaatta çalışmaya başlayan bir fidan dallanırken kökünden  kesildi.Yazımın başında insanları ağaca benzetmiştim evet bir ağaç,her ağaç bir şeye vesiledir doğanın ekosistem sirkülasyonuna bazen de çağ açıp çağ kapatan güllenin ham maddesi olarak vesile olur.İnşaat halindeki binadan düşerek ölen yeni yeni dallanmaya başlamış bu genç de vesile olabilirdi.Bir öğretmen olarak çağ açıp çağ kapatacak nesiller yetiştirebilir yada güllenin ham maddesini olan Kam Ağacını keşfeden nesilleri,hayatının en güzel en özel günlerini bir daha yaşamayacak nesillerin 20 yıl kadar eğitim-öğretim hayatı yaşadıktan sonra umutsuzca ne oldum ne olacağım derken bir inşaat da ölü bulunmaması için yeni nesiller yetiştirip bozuk düzenin düzeltilmesi,azınlık olan başarıya aç insanlar ile birlikte birleşip,biz doğmadan önce kendi keyiflerine göre düzen koyan insanlara karşı savaşarak daha güzel günler ve yaşamlara vesile olabilirdi.Güzel günlere.....!!!!



Umarım yazımı beğenirsiniz.teşekkürler.....

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİR DOKTORUN GÖZÜNDEN

Öncelikle merhaba çok değerli okuyucular,yeni bir yazı ve bu yazıda çok değerli bir mesleği yerine getiren doktorlarımızın bu zorlu süreçt...